
Antioksidan tedaviler
Vücudumuzun enerji sağlayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijenin besinleri yakarak enerji elde etmesi sırasında “Serbest Radikal” denilen bazı maddeler açığa çıkar. Bu maddeler tıpkı araçlardan çıkan egzost gazı gibi zehir yapısındadır.
Serbest radikaller bir elektronu eksik olan bozuk yapıdaki oksijen molekülleridir. Bunlar bağışıklık sistemini zayıflatır, dejeneratif damar ve eklem hastalıklarına hatta enfeksiyonlar ve kanserlere yol açarlar. Çevrelerinde ne varsa onlara saldırır, dokuların görevini yapamaz hale getirirler. Önceleri dikkati çekmeyen bu doku bozulması zamanla gözle görülür hale gelir ve zamanla hastalıklar ortaya çıkar. Bu kötü durum önlenemez bir seviyeye ulaştığında ise “ölüm” meydana gelir. Bu serbest radikallerin etkilerini “Antioksidan” adını verdiğimiz maddeler kısmen önler. Eğer vücudumuzda antioksidanlar olmasaydı, serbest radikaller bizi kısa sürede öldürebilirdi. Antioksidanlar serbest radikallerin yapıştıkları dokuların yerine geçerek, kendilerini feda ederler ama dokularımızı kurtarırlar.
Yaşımızın genç olduğu dönemlerde vücudumuz bizi dışarıdan hiçbir yardıma gerek kalmadan bunlardan korur. Yaş biraz ilerlemiş ve serbest radikallerin dokularda meydana getirdiği olumsuz etkiler başlamışsa, o zaman ilave olarak antioksidanlar almamız gerekecektir. Serbest radikaller sadece vücudumuz aldığımız her nefes sırasında giren oksijenin yanmasıyla oluşmaz. Egzoz gazları, radyasyon, elektromanyetik alanlar, sigara dumanı gibi çevremizdeki bir çok madde bunların artmasına neden olur. Bu nedenle yaşlanmaya karşı koymak için bu tip serbest radikalleri artıran maddelerden kaçınmalıyız.
Serbest radikallerin vücutta meydana getirdiği tahribatı demirin paslanması gibi düşünebiliriz. Çeşitli demir çubukları eşit sürede nemli bir ortamda bıraktığımızda hepsinin paslanma dereceleri birbirinden farklı oluyorsa, aynı yaştaki kişilerin serbest radikallerden etkilenme dereceleri de çok farklı olabilir. Bu yüzden aynı yaştaki iki kişiden hiçbiri aynı oranda yaşlanmazlar.
Antioksidan tedaviler :
1 - Glutatyon ve C vitamini
Glutatyon Nedir?
Vücudun süpürgesidir.Vücudu temizler, bir tür detoks yapar. Onunla birlikte verilen C vitamini ise bağışıklığı artırır. Yılda 2 defa , 6 aylık periodlar halinde, Haftada 1-2 seans, toplamda 6 senas uygun olur.
Glutatyon, karaciğer tarafından üretilen, üç amino asitten oluşan ve vücutta doğal olarak bulunan antioksidan bir maddedir. Glutatyon vücutta antioksidan görevi görerek vücudun serbest radikallerle mücadelesine yardım eder.
Yetersiz beslenme, çevresel faktörler ve stres gibi unsurların glutatyon değerini düşürdüğü bilinmekle birlikte doğal olarak istenen glutatyon seviyesine ulaşılamadığı durumlarda kapsül, sıvı ve glutatyon serum takviyesi şeklinde de kullanılabilir. Dokuları yenileme, bağışıklık sistemini güçlendirme, kalp hastalıklarını iyileştirme gibi alanlarda etkili olan glutatyonun tam olarak tedavisi için daha geniş araştırmalara ihtiyaç olduğu da bir gerçektir.
Glutatyon Eksikliği Belirtileri Nelerdir?
Vücuttaki glutatyon eksikliğinin ortaya çıkması bazı belirtilerle söz konusu olabilir. Bu belirtileri maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
Yorgunluk
Enerji düşüklüğü
Konsantrasyon eksikliği
Hafıza problemleri
Ağır iyileşen yaralar
Bu belirtileri yaşamanız kesin olarak glutatyon eksikliğiniz olduğu anlamına gelmez. Teşhis için doktor kontrollerinde kan testlerinizin yapılıp değerlerinizin kontrol edilmesi gerekir.
Glutatyon Faydaları Nelerdir? Ne İşe Yarar?
Düzensiz beslenme, çevresel faktör ve stres gibi unsurlar, glutatyon seviyelerini etkiler ve düşürür. Yaşın ilerlemesiyle birlikte de glutatyon değerlerinde düşüş gözlemlenir. İnsan vücudu tarafından doğal olarak üretilmesinin yanında kapsül ve sıvı olarak da alınabilen glutatyonun güçlü bir antioksidan olması dolayısıyla bağışıklığı güçlendirme, kalp hastalıkları, karaciğer tedavisi ve yaşlanmanın etkilerinin azaltılması gibi vücuda sağladığı yararlar ön plana çıkar.
Oksidatif stresi azaltır
Yüksek seviyelere ulaşan oksidatif stres; diyabet, romatoid artrit ve kanser gibi birçok hastalığın habercisi olabilir. Güçlü bir antioksidan olan glutatyon, oksidatif stres düzeyini düşürme konusunda etkili olabilir.
2 - Alfa lipoik asit
Doğada bulunan en güçlü antioksidan ve yaşlanmayı geciktirici maddelerden biridir. Hücrelerin içindeki tüm yapıları serbest radikallerden korur ve enerji üretimini artırır.
Hücrelerin kendilerini yenilemesine katkı verir. Cildin kırışıklıklarına iyi gelir ve parlaklık kazandırır. Bundan dolayı cilt koruyucu tüm kremlerin bileşimlerinde bulunur. Karaciğer ve beyin fonksiyonlarını korur, şeker hastalığının meydana getirdiği hasarları azaltır. Karaciğeri korumak için üçlü karışım daha iyi sonuçlar verir. 1000mg C vit, 400 mg E vit. ve günde 3 defa 100mg alfa lipoik asit birlikte alınmalıdır. Yaşlılık için 100mg günlük doz yeterlidir.
Ayrıca sinir iiletimini yapan hücreleri yeniler.Şeker hastalarında huzursuz el ve ayak sendromlarında çok etkilidir. Yılda 2 defa , 6 aylık periodlar halinde, Haftada 1-2 seans, toplamda 6 senas uygun olur.
3 - Nad + tedavisi
Nad tedavisi, yaşlanma belirtilerini azaltmayı ve genel sağlık ve refahı artırmayı amaçlayan bir tür anti-aging tedavi yöntemi olarak öne çıkar. Nicotinamide adenine dinükleotid (NAD) molekülünün takviyesini içeren bu tedavi yöntemi, hücresel metabolizmayı ve enerji üretimini artırmayı hedefler. NAD, vücudun enerji üretiminde kritik bir rol oynayan bir koenzimdir ve yaşlanma sürecinde azalan bir miktarda üretilir. Nad tedavisi; NAD seviyelerini artırarak hücresel fonksiyonları desteklemeyi, DNA onarımını teşvik etmeyi ve oksidatif stresi azaltmayı hedefler. Nad tedavi yöntemi; yaşlanma belirtilerini azaltmak, enerji seviyelerini artırmak, kognitif fonksiyonları iyileştirmek ve genel sağlık ve yaşam kalitesini artırmak için sıklıkla kullanılır.
Nad Tedavisi Ne İşe Yarar?
Nad tedavisi, vücuttaki nicotinamide adenine dinükleotid (NAD+) seviyelerini artırmayı hedefleyen bir tür anti-aging tedavisidir. NAD+, hücresel metabolizma ve enerji üretimi için kritik öneme sahip bir koenzimdir. Ancak, yaşlanma süreci ile birlikte NAD+ seviyeleri azalmakla beraber bu durum hücresel fonksiyonların bozulmasına, metabolizmanın yavaşlamasına ve yaşlanma belirtilerinin artması gibi durumlara yol açabilir. Nad tedavisi; NAD+ seviyelerini artırarak hücresel fonksiyonları desteklemeyi, DNA onarımını teşvik etmeyi ve oksidatif stresi azaltmayı amaçlar. Bu şekilde, NAD tedavisi yaşlanma belirtilerini azaltmak, enerji seviyelerini artırmak, kognitif fonksiyonları iyileştirmek ve genel sağlık ve yaşam kalitesini artırmak için kullanılır.
Nad tedavisi potansiyel faydaları arasında artan enerji, daha iyi kognitif fonksiyonlar, gençleşmiş cilt, hücresel gençleşme, metabolizma iyileşmesi ve hatta yaşlanma sürecini tersine çevirme potansiyeli yer alabilir. Bazı araştırmalar, NAD tedavisinin hücresel sağlık ve gençleşme üzerinde olumlu etkileri olduğunu öne sürmektedir. Ancak, bu alandaki araştırmalar halen devam etmektedir ve NAD tedavisinin uzun vadeli etkileri ve güvenliği hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır. Nad tedavisi genel olarak anti-aging kliniklerinde ya da uzman sağlık profesyonelleri tarafından yönetilir ve kişinin sağlık geçmişi ve bireysel ihtiyaçlarına bağlı olarak kişiselleştirilir.
Nad Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Nad tedavisi genel olarak intravenöz (IV) infüzyon yoluyla uygulanır. İnfüzyon esnasında, saf NAD+ solüsyonu yavaş bir şekilde bir damar yoluyla doğrudan dolaşım sistemine verilir. Bu yöntem, NAD’nin hızlı bir şekilde vücuda emilmesini sağlamakla beraber aynı zamanda etkili bir şekilde hücrelere ulaşmasını sağlar. Tedavi genel olarak bir dizi seans şeklinde uygulanır ve seanslar genellikle birkaç saat sürer. Seans sayısı ve sıklığı; kişinin sağlık durumu, yaş, yaşam tarzı ve tedavinin amaçlarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bazı durumlarda, oral NAD+ takviyeleri de kullanılabilmesi mümkündür ancak intravenöz infüzyon genel olarak daha hızlı ve etkili sonuçlar sağlar.
Nad tedavisi uygulaması, genel olarak bir anti-aging kliniğinde ya da alanında uzman bir sağlık profesyoneli tarafından gerçekleştirilir. Tedavi öncesinde, kişinin sağlık geçmişi ve mevcut durumu değerlendirilir ve akabinde tedavi planı bireysel ihtiyaçlara bağlı olarak kişiselleştirilir. İnfüzyon esnasında, kişi genel olarak rahat bir pozisyonda oturur ya da uzanır ve infüzyon boyunca dinlenir. Tedavi esnasında, kişi genel olarak bir damar yoluna bağlı olarak bir IV seti kullanır ve uzman personel tarafından yakından izlenir. Tedavi sonrasında, kişiye herhangi bir olumsuz reaksiyon belirtisi olup olmadığına dair talimatlar ve tavsiyeler verilir.
Nad Tedavisini Kimlere Uygulanır?
Nad tedavisi genel olarak yaşlanma belirtilerini azaltmayı, genel sağlık ve refahı artırmayı hedefleyen kişilere isteğe bağlı olacak şekilde uygulanır. Yaşlanma süreci ile birlikte vücutta NAD seviyeleri azalır ve bu durum da hücresel fonksiyonlarda bozulmalara ve yaşlanma belirtilerinin artmasına yol açabilir. Bu sebeple, Nad tedavisi genel olarak yaşlanma belirtileriyle mücadele etmek isteyen kişilere önerilir. Bunun yanı sıra, NAD tedavisi yalnızca yaşlanma karşıtı amaçlar için değil; aynı zamanda enerji seviyelerini artırmak, kognitif fonksiyonları iyileştirmek, metabolizmayı desteklemek ve genel sağlık ve yaşam kalitesini artırmak isteyen herkese de isteğe bağlı olacak şekilde uzman kontrolünde uygulanabilir.
Bunun yanı sıra, Nad tedavisi bağışıklık sistemi zayıf olan ya da kronik hastalıklarla mücadele eden kişilere de büyük oranda yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, hamilelik ya da emzirme döneminde olanlar gibi belli başlı özel durumları olan kişilerin Nad tedavisi almadan öncesinde alanında uzman doktorlarına danışmaları son derece önemlidir. NAD tedavisi uygulamadan öncesinde, kişinin sağlık geçmişi ve mevcut durumu dikkatlice değerlendirilmelidir. Uygulanacak tedavi planı, kişinin bireysel ihtiyaçlarına ve sağlık durumuna göre kişiselleştirilmelidir.
4 - Myers kokteyli
Myers Kokteyli, enerji serumu olarak da bilinen ve intravenöz vitamin terapisi olarak uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu terapi, kronik yorgunluk, fibromiyalji, depresyon, anjin, kas spazmı, akut astım atakları ve migren gibi sağlık sorunlarının tedavisinde kullanılır. Genel sağlık durumunu iyileştirmek amacıyla, medikal tedavilere destek arayan, yoğun ve stresli bir yaşam sürdüren ya da yeterli vitamin alamayan bireyler için etkili bir yöntemdir.
Myers kokteyli, vücudun sağlıklı ve düzgün çalışabilmesi için gerekli olan vitamin ve mineralleri içerir. Damar yoluyla uygulandığı için oral takviyelere göre daha yüksek etkinlik gösterir. Yaşam kalitesini artıran ve genel sağlık hissini destekleyen bu serum, birçok hastalığa karşı önleyici olarak da kullanılabilir. Dr. John Myers tarafından geliştirilen bu protokol, vücuda doğrudan vitamin, mineral ve antioksidanların enjekte edilmesiyle sağlık ve iyilik halini artırmayı hedefler.
Myers kokteylinin içeriğinde şunlar bulunur: Sodium Ascorbate (C vitamini), Magnezyum Chloride, Methylcobalamin (B12 vitamini), Nicotinamide (B3 vitamini), Tiamin HCl (B1 vitamini), Riboflavin-5-fosfat (B2 vitamini), Dexhapenthanol (B5 vitamini) ve Pridoxsin HCl (B6 vitamini).